10 Ekim 2020 Cumartesi

Denizin Kanatlı Perileri, Yelkenliler, Yücel Köyağasıoğlu, Naviga

Yücel Köyağasıoğlu, “mimar, yazar, tekne tasarımcısı, tekne yapımcısı, kaptan, denizcilik hocası”. İşini sanat seviyesinde yapan, bizde az bulunan insanlardan. Kitabı sadece denizciler için değil tarih ve edebiyat tutkunlarının da başucunda durabilir. Bütün bu ayrıntıları toplaması, tek tek çizmesi, geleceğe saklaması çok değerli.


Çok önemli bir başvuru ve kaynak kitap denizcilik kültürü için. 

...

Kalyon devri başlayınca alçak top güverteleri nedeniyle kısa boyluların Bahriyeli olması tercih edilir olmuş. Kadırgalarda boylu poslu, sağlam yapılı kürekçi geçer akçe iken rüzgâr devrinde ufak tefekler makbul olmuş. (Sosyal Ayrıntılat Ansiklopedisi iyi günler diler...)



***

Dünyanın en büyük ticari yelkenli gemisi, Preussen. Bir Alman yapımı. Boyu 134 metre, genişliği 16,4 metre, tam yüklü derinliği 10 metreyi buluyormuş. Yüksekliği 68 metre olan direklerinin isimleri baştan itibaren şöyle: pruva, grandi, mizana, kontr mizana, kontrato mizana. Flok, trenketa, gabya, valena ve randa tipi 47 yelkeninin yüzeyi 6.806 metre kareyi buluyor. Tam arma olduğunda 20 deniz mili yapıyor. Bu tip gemiler daha çok geniş apaz seyri seviyor ama flok ve valena yelkenleriyle de orsaya yakın gidiyorlar. Ancak salmaları yok ve tabanları düz. Dolayısıyla yüklü olmadıkları zaman safra olarak kum ve taş taşıyarak denge sağlanıyor. Avrupa’ya Güney Amerika’dan güherçile, Avusturalya’dan buğday vb tarımsal ürünler taşımışlar uzun yıllar boyunca. Arka güvertede gemi süvarilerinin yaşam alanları, orta güvertede mutfak ve öteki ortak yaşam alanları, önde ise tayfa kamaraları var. En rahatsız ve denizin şiddetinin en çok hissedildiği yer baş kısmı. Ayrıca iki ayrık tahtadan oluşan tuvalete benzer ihtiyaç alanı ve püsküllü ucu denize bırakılmış tuvalet temizlenme halatı da başta. Bu büyük geminin ihtiyaç duyduğu tayfa sayısı ise 40 civarı. Gelişen yelken teknolojisi ve dizel yelken basma makineleri (aynı zamanda yük vinçleri olarak da kullanılıyordu) az sayıda denizciyle gemi idaresini mümkün kılmış.
Yine de neredeyse yüz gün süren seyirler için lojistik önemli bir mesele. Özellikle günlük rom istihkakı süvari ve tayfa arasında en büyük kriz konusu olurmuş hep. Bu gemilerin hemen her seferinde çocuk yaşta denizcilik öğrencileri olurmuş. Sahada denizci yetiştirmek için en büyük fırsat. Dolayısıyla kazalarda hep çok sayıda çocuk kaybı raporları da var.



7 Ekim 2020 Çarşamba

İlk Defa Tek Başına, Kaptan Joshua Slocum, Spray’in Seyir Defteri, çev. Hülya Leigh, Naviga Yayınları

Solo yelken ile dünya turunun atası sayılan büyük denizci Kaptan Slocum’un kült kitabı İlk Defa Tekbaşına bir asırı aşkındır dünya denizcilerine ilham vermeyi sürdürüyor. Türkçeye yazıldıktan 113 yıl sonra kazandırılan kitabın çevirmeni de çok usta bir Türk denizcisi Hülya Leigh. Kitabı okuyacakların bir şansı da yine bizim için anlamı çok büyük bir ismin Türkçe baskısına bir önsöz yazmış olması: Sadun Boro. Spray’in seyir defterini 1948 yılında İngiltere’de okumuş. Kitabın ona sonraki yıllarında çıkacağı yelkenle dünya seyahati için ilham verdiğini düşünmek yanıltıcı olmayacaktır. 

Kaptan Slocum, Kanada’da denizci bir ailenin ve çevrenin çocuğu olarak 1844 yılında doğmuş. Daha 14 yaşında iken evden kaçarak bir balıkçı teknesinde aşçı yamağı olarak çalışmaya başlamış. Ama o kadar kötü yemekler yapmış ki, hayatını kurtarmak için karaya dönmek zorunda kalmış. Slocum yetişkinlikte de denizden hiç kopmamış ve iyi bir denizci olarak bir denizci deyimiyle “loçadan kıçüstüne kadar yükselmiş” yani çekirdekten yetişerek kaptanlığa erişmiş.

Slocum borç harç, çürümek üzere olan eski bir balıkçı teknesi Spray’i elden geçirerek adeta yeniden yaratmış ve açık deniz seyrine uygun hale getirmiş. Tek ana direkli Sloop armalı teknesini Macellan Boğazı’nı geçerken bir kez daha elden geçirmiş, ana yelkenden daha kısa bir mizana direği ekleyerek Yawl armaya döndürmüş böylece ana yelken büyüklüğünü küçülterek gerekli yelken manevralarını tek başına daha kolay yapma olanağına kavuşmuş.

Slocum, 11 metrelik teknesiyle 1895-1899 yılları arasında 46 bin deniz milini tek başına yelken basarak bu efsanevi yolculuğunu bitirmiş. Denizciliğin piri sayılan Slocum’un yüzmeyi bilmemesi belki de onunla ilgili en sıra dışı ayrıntılardan biri olmalı. Hatta bu yolculuk esnasında bir defasında denize düşüp boğulmaktan son anda kurtulmuş. 

Aslında Cebeli Tarık’tan Akdeniz’e oradan da Kızıldeniz, Hint Okyanusu yoluyla farklı bir rota planlayan Slocum, Cebeli Tarık civarındayken Endülüslü denizcilerin uyarısıyla bundan vazgeçer. Çünkü bu geçiş yolu korsanlarla doludur. Nitekim tam geri dönmek üzereyken bir felukaya dolmuş bir grup korsana paçayı kaptırmaktan son dakikada kurtulur.

O anları seyir defterinde şöyle yazmış: “Feluka aramızdaki mesafeyi hızla azalttı. Öyle ki artık ekiptekilerin kafasında – Muhammed’in bu zalimleri tutup cennete çekmesi için- uzattıkları bir tutam saçı dahi görebiliyordum.”

Muhtemelen bu bir tutam saç, tapşın denilen Eski Türklerin saç örgüsüydü. Öldüklerinde Gök Tanrı’nın tapşından tutup onları yanına taşıyacağına inanıyorlardı. Slocum’u kovalayanlar arasında Garp Ocaklarından kalan son korsan Türkler vardı belki de.

Yolunu Macellan Boğazı’na çeviren Slocum’un en zor etabı burası olmuş gibi. Williwaw denilen ve yüksek dağlardan denizlere doğru yüksek hızda esen rüzgâr sağanakları, akıntılar, kötü hava ve yerlilerin saldırıları bu yalnız deniz adamını çok zorlamış.  Özellikle gece baskınlarında hayatını kurtaran tek silahın teknenin güvertesine serdiği ve çıplak ayaklı yerlileri savuşturan sağlam raptiyeler olması da ilginç.

Kaptan Slocum tek başına üç yıl boyunca sadece denizlerde dolaşmamış, uğradığı her adanın ve kara parçasının halklarını, adetlerini, doğasını ve özelliklerini de seyir defterine geçirmiş.

Robinson Crusoe'nin adası olan Juan Fernandez Adası'na yaptığı ziyaret kitabın en güzel bölümlerinden biri olmalı ayrıca. Romandaki adı Robinson Crusoe olan Alexander Selkirk'in mağarasını gezip, Selkirk'in denizi gözlediği yüksek kayaya gider. 

"Bir kayanın üzerinde çakılı bir levhada, Arapça büyük harf yazılmış notu kaydettim: DENİZCİ, ALEXANDER SELKIRK'İN ANISINA."

Yüzlerce ayrıntıyla dolu bu kitap, yazıldıktan bir asır sonra bile deniz tutkunları ve edebiyatseverler için hazine sayılır. 

Slocum, gezisinin ardından bir süre sonra yoksulluğun pençesine düşer. Yeniden bir dünya turu planlar, yazacağı gezi kitabının gelirine ihtiyacı vardır. Ancak o geziden hiç dönmez. Bir daha ondan kimse bir iz bulamaz. 


3 Ekim 2020 Cumartesi

Turgut Reis'in Yolunda Üç Genç

1974 yılında üç Türk Yüksek Denizcilik Okulu öğrencisi yelken seyri ile Libya’ya gitti.

“Kimse sormadan hemen açıklayalım, dünyanın pek çok ülkesini kıskandıracak bir konumdaki kıyılara sahipken, bütün bunlara sırtını dönen bir ülkenin Genç Turgut’ları olarak, bizi denizciliğe özendiren büyük denizci Turgut Reis’e şükranlarımızı sunmak gerektiğini düşündük.”

İşte bu amaçla Ömer Salcı, Tuncay Saral ve Hüseyin  Kolluoğlu daha bıyıkları yeni terlemiş üç genç iken büyük bir yolculuk yapmışlar. Parasızlık ve yeterli desteğin olmaması onları yıldırmamış, kıra sara yola hazırlanmışlar. Sonunda 6,5 metre boyunda, 1.8 metre eninde, 65 cm su kesiminde yelkenli ve iki çift kürekli bir tekne ve okuldan ödünç aldıkları eski bir içten takmalı motor, 100 litrelik su tankı ile yelken basmışlar. 


İstanbul’dan son Türk noktası Knidos Burnuna kadar uğradıkları her adada, koyda halkın, balıkçıların, bahriyelilerin sevgi ve yardımlarıyla kucaklanmışlar. Ardından fırtınalı, zorlu ve ölüm tehlikesi atlattıkları bir Akdeniz rotasıyla Libya’ya varmışlar. Sahilde onları çeviren askerlerin silahları Türk bayrağını ve Kaddafi’ye getirdikleri mektubu görünce inmiş. Bir misafir gibi Turgut Reis’in mezarına kadar Libyalılar onlara eşlik etmiş.

“Başarmıştık! Aklıma ilk gelen şey, Bodrum’dan yola çıkmadan önce son hazırlıkları yaparken Türkiye’nin en gözde yatlarından Zorba’nın sahibi Samim Arduman, yaptığımız işin çılgınlık olduğunu, bunu asla başaramayacağımızı ve buna benzer pek çok kelam edip bize moral vermişti! O zaman aldığımız aile terbiyesi ve okulumuzda kazandığımız denizcilik tecrübesi bu deniz adamına cevap vermeme mani olmuştu. Yıllar sonra da olsa bu satırların kendisine en güzel yanıt olduğunu biliyorum. Bu arada kendisine çok teşekkür ederim. Zira o akşam söyledikleri bizi son derece motive etmişti.”

Kaynak: Kaptan Ömer Salcı/ Y. Deniz Mecmuası, Eylül 2019

1 Ekim 2020 Perşembe

Feluka-Filika

O bir nazlı "Feluka". Doğu Akdeniz küçük yelkenlisi. Kuzey Afrika'nın çoğu yerinde, Malta, Tunus, Mısır (özellikle Nil'de), Irak, Kızıldeniz boyunca, Sudan gibi yerlerde geleneksel olarak kullanılan ahşap yelkenli. Arapça: فلوكة, falawkatun, muhtemelen Yunancadaki ἐφόλκιον (Epholkion ardından çekmek, sürüklemek) kelimesinden türemiş.Bir veya iki Latin yelkeni taşıyor. Genellikle on yolcu alabilen feluka yelkenlilerin mürettebatı iki veya üç kişiden oluşur.Laz botu olarak da bilinen feluka, Trabzon-Rize-Artvin ve Gürcistan'ın Karadeniz kıyısında balık avlamak ve ticaret yapmak için kullanılan av kayıklarına verilen isimdi. Genellikle kestane ağacından yapılan felukanın kendisi ve ağları Lazlar tarafından inşa edilmekteydi. Felukalar 1970'lere kadar yunus avlamak için kullanılmış.

Biz onu filika diye de adlandırdık.

"yüz pāre sandal ve filikalar ile limana imdādları girecek mahallde"

Evliya Çelebi

Bugün Sultanahmet Meydanında duran Dikilitaş bundan tam 3400 yıl önce Mısır’ın başkenti Teb’de, antik tarihin gelmiş geçmiş en görkemli tapınağı, tanrı AmonRa’nın “Per” adı verilen kutsal evi Karnak için yaptırılan dikilitaşlardan biriydi ve Güney Mısır’da, Assuvan yakınlarındaki granit yataklarında bulunmuş pembe renkli bir monolitin yerinden sökülüp yontulmasıyla meydana getirilmişti. Yüzlerce işçi-köle tarafından yerinden kaldırılıp, sığırlar yardımıyla ahşap kızaklar üzerinde kaydırılarak taşınması ve denge sağlanması için içi buğday, mercimek gibi hububatla doldurulmuş “feluka” tipinde devasa bir tekneye yüklenerek 300 kilometre uzaklıktaki Teb’e ulaştırılması birkaç yıl sürmüştü*.



*Turgay Tuna, Skylife, Tem. 1998


Denizcilik Terimleri ve Denizci Dili Kaynakçası

Teknecilik Ansiklopedisi , John Vigor, çev. Doğan Çelen-Ali Gündüz, Amatör Denizcilik Federasyonu Amatör Denizci El Kitabı , Sezar Atmaca, A...