O bir nazlı "Feluka". Doğu Akdeniz küçük yelkenlisi. Kuzey Afrika'nın çoğu yerinde, Malta, Tunus, Mısır (özellikle Nil'de), Irak, Kızıldeniz boyunca, Sudan gibi yerlerde geleneksel olarak kullanılan ahşap yelkenli. Arapça: فلوكة, falawkatun, muhtemelen Yunancadaki ἐφόλκιον (Epholkion ardından çekmek, sürüklemek) kelimesinden türemiş.Bir veya iki Latin yelkeni taşıyor. Genellikle on yolcu alabilen feluka yelkenlilerin mürettebatı iki veya üç kişiden oluşur.Laz botu olarak da bilinen feluka, Trabzon-Rize-Artvin ve Gürcistan'ın Karadeniz kıyısında balık avlamak ve ticaret yapmak için kullanılan av kayıklarına verilen isimdi. Genellikle kestane ağacından yapılan felukanın kendisi ve ağları Lazlar tarafından inşa edilmekteydi. Felukalar 1970'lere kadar yunus avlamak için kullanılmış.
Biz onu filika diye de adlandırdık.
"yüz pāre sandal ve filikalar ile limana imdādları girecek mahallde"
Evliya Çelebi
Bugün Sultanahmet Meydanında duran Dikilitaş bundan tam 3400 yıl önce Mısır’ın başkenti Teb’de, antik tarihin gelmiş geçmiş en görkemli tapınağı, tanrı AmonRa’nın “Per” adı verilen kutsal evi Karnak için yaptırılan dikilitaşlardan biriydi ve Güney Mısır’da, Assuvan yakınlarındaki granit yataklarında bulunmuş pembe renkli bir monolitin yerinden sökülüp yontulmasıyla meydana getirilmişti. Yüzlerce işçi-köle tarafından yerinden kaldırılıp, sığırlar yardımıyla ahşap kızaklar üzerinde kaydırılarak taşınması ve denge sağlanması için içi buğday, mercimek gibi hububatla doldurulmuş “feluka” tipinde devasa bir tekneye yüklenerek 300 kilometre uzaklıktaki Teb’e ulaştırılması birkaç yıl sürmüştü*.
*Turgay Tuna, Skylife, Tem. 1998
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder