18 Kasım 2020 Çarşamba

Denizlerin Goroğulları

 


Ve işte Vendee Globe'da Ekvatoru geçiyorlar. İlk geçen Alex Thompson (İngiliz yelkenci) oldu. Derecesi: 9 gün, 23 saat, 59 dk. Thompson 2016’da da ilk geçmiş: 9 gün, 7 saat, 3 dk.

Tekne ve yelken teknolojisinin nasıl geliştiği, koşucuların limitleri nasıl zorladığı buradan belli. 1989’da Titouan Lamazou’un Ekvator derecesi: 17 gün, 12 saat. Dakika o yıllarda ölçülmüyormuş.

Ekvatoru ilk geçmek bu uzun yarışta galibiyeti garantilemiyor. 2000 yılından beri koşulan edisyonlarda ilk geçenler yarışı birinci bitirememiş.

Bu yarışlarda Fransız ve İngiliz ekolünün geleneksel kapışması görülüyor hep. Eski Avrupa'daki bir rivayete göre kader tanrısı karaları Fransızlara, denizleri İngilizlere vermiş. İşte o günden beri Fransızların denizlere olan takıntısı bitmemiş.

Bu yarışlardan bağımsız olarak deniz ve insan üzerine düşünülecek çok şey var. Örneğin bugün bile bir teknenin, geminin denize indirilmesi ya da limandan ayrılması insanları duygulandırıyor. Kutlamalara vesile oluyor. 

Derek Lundy diyor ki, bir gemi karadan ayrılırken ya da suya indirilirken yapılan kutlamalar aslında kökü eskilere dayanan veda törenleridir. Teknelerin ayrılması insanı duygulandırır çünkü sadece son yüz yıl içinde giden geminin büyük ihtimalle sağ salim bir limana varacağını biliyoruz. Örneğin Grönland'ın demir sahilinde karaya vuran Viking denizcilerinin cesetlerini toplamak için işi bu olan görevliler olurmuş. Ya da 1905'de Avrupa'da Amerika'nın batısına Horn'u geçerek giden 130 yelkenliden sadece 52'si tek parça ulaşabilmiş. 

Eski denizcileri limandan uğurlama onlara veda etmek idi. Yüz binlercesi hiç dönmedi.

Peki neden insanlar yaşama ihtimalleri düşük bu maceralara atıldı. İngiltere'de 18. yüzyılda hapishanelerde yaşama ihtimali denizlere göre daha yüksekmiş. Yaşam kalitesi de zindanlarda daha iyiymiş. 

Eski denizcilerle ilgili bütün kayıtlar, anılar ve edebiyatta hep şu var: Denizciler karayı özler ama ayakları toprağa bastıktan bir hafta sonra gözleri o hataları, zayıflıkları affetmeyen yaratan ve kahreden sudadır. Bugünün denizcileri de size aynı şeyi söylerler: aile, eş, evlat ama illa denize dönmeliyim.

Sadece para, ekonomi ya da macera tutkusuyla açıklamaya yetmeyecek bir şey bu.

Acaba insan ana rahmindeki suyu mu özlüyor? Ya da bu bir Köroğlu hikâyesi mi? Köroğlu'nun asıl ismi Goroğlu'dur. Gor eski Türkçede mezar anlamına gelir. En arkaik Goroğlu anlatısında, kahramanın annesi ona hamile iken öldürülür ve gömülür. Goroğlu mezarda anasının karnında doğar, elleriyle toprağı açar ve hayata geri döner. Ölüm hayatı doğurur. Belki de insan aslında bir tabuta benzeyen teknesinde yeniden doğmak istiyor denizlerden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Denizcilik Terimleri ve Denizci Dili Kaynakçası

Teknecilik Ansiklopedisi , John Vigor, çev. Doğan Çelen-Ali Gündüz, Amatör Denizcilik Federasyonu Amatör Denizci El Kitabı , Sezar Atmaca, A...