29 Kasım 2020 Pazar

Moitessier Fırtına Taktikleri


Bernard ve Françoise Moitessier’e ait genelde ilgililerin bildiği bir hikâye var ama o kadar güzel ki bütün arkadaşlarımı yakalayıp anlatmak isterdim. Muhtemel ki, benden kaçacaklardır ama yine de anlaması, anlatması ve dinlemesi çok güzel nadir hikâyelerden biri bence.

Bernard Moitessier’in büyük ve ilham verici denizciliği yalnızca deniz üzerine düşünmesi ve denizcilik felsefesi üzerine kafa yormasından kaynaklanmıyor. Sahada devleşen her büyük komutan gibi aynı zamanda denizcilik teorisine de büyük katkılar yapmış. İşte bunlardan birisi de büyük fırtınalarda hayatta kalma taktikleri. Moitessier’in teriyle ve ruhuyla denediği, geliştirdiği bu taktikler bugün açık deniz yelkencilerinin hayatlarını kurtarıyor ve dahası yeni tekne tasarımlarına ve yarış yapılandırmalarına ilham veriyor.

Bu nedir, kısaca ve anlayabildiğim kadarıyla anlatayım.

Bernard Moitessier’in taktiklerine kadar, geleneksel olarak denizcilerin özellikle de açık deniz yelkencilerinin okyanuslarda büyük fırtınalara yakalandıklarında uyguladıkları metot şuydu: çıplak arma ya da sadece fırtına floku ile seyir ve teknenin arkasına halat yedeklemek başka bir anlatımla palamar denilen kalın halatları kıçtan denize salmak ve böylece tekneyi çılgın gibi esnen rüzgârların önünde artan sürtünme oranıyla yavaşlatmak, dalgaların önündeki sahada düz gitmek. Bu sayede aşan dalgalar yükselen teknenin altında geçip gidecek ve dikkatli dümen manevralarıyla da teknenin kıçı düz tutularak dalgaya yanlama ve bunun olası sonucu olan alabora önlenecekti.

Bernard ve eşi Françoise Moitessier 1965 yılında Horn Burnundan geçerken büyük bir fırtınaya yakalandılar. İş kısa bir süre sonra ölüm kalım durumuna döndü. Bernard Moitessier elbette bilinen kuramı hemen uygulamaya başladı ve arkasına halat yedekleyerek doğuya rota tutturdu. Ancak kısa süre sonra bu taktiğin işlenmediğini anladı. Dalgalar giderek daha yükseliyor ve tekneleri Joshua’nın güvertesini denizle dolduruyor, sendelemesi artıyordu. Joshua pruvasını sürekli bir öndeki dalganın içine daldırıyor, çılgınca kayarak baştan kıça taklaya doğru koşuyordu ki bu alabora olmaktan kesinlikle daha ölümcül bir durumdu. 

Bernard Moitessier teknesinin daha fazla dayanamayacağını anladı. Tam o anda gelen dalgayı tesadüfen farklı bir açıdan yakaladı ve çok daha rahat atlattı. İşte Moitessier’in zihninde o anda yanan ışık başka bir denizci olan Vito Dumas’ın yazdıklarını çağırdı. Vito Dumas, Arjantinli bir denizci olarak paha biçilmez Horn Burnu tecrübesine sahipti ve bunları anılarında kaleme almıştı. Dumas, ağır ahşap keç teknesiyle fırtınada halat yedeklemeden dalgaları kıçtan dar bir açıyla alarak yol yapmış ve hayatını kurtarmıştı. 

Moitessier derhal kararını değiştirdi, kıça koşup palamarı kesti ve dümen yekesine yapıştı. Dalgaları kıç omuzluktan 15-20 derece açıyla almaya başladı. Tekne hemen düzelmeye başlamıştı. Bu teknik teknenin dümdüz ileri fırlamasını ya da yandan yakalanmasını önlüyor ve alabora ile başkan kıça taklaya mani oluyordu. İşte şimdi bir umut doğmuştu.

Bernard ve eşi Françoise Moitessier tam altı gün boyunca yirmi dört saat dümenin başından hiç ayrılmadan aynı açıyı tuttular. Birisi soğuk ve fırtınadan tükendiğinde ötekine vardiyayı teslim ediyordu. Sonunda fırtınayı atlattılar. Tekneleri hasar almıştı ama tek parça kalmıştı ve hayatları kurtulmuştu.

Bernard Moitessier bu eşisiz deneyimi kaleme alıp yayımladı. Teknik pratiğin ateşinde sınanmış ve çalışmıştı

Vito Dumas 

Denizciler bu iki cesur ve zorluklarla mücadele etmeyi bir eğlence gibi gören deniz kurduna çok şey borçlular. Elbette Vito Dumas da unutmayalım. 





Kaynak: Derek Lundy, Tanrının Terk Ettiği Deniz, çev. Hülya Leigh, Naviga Yayınları




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Denizcilik Terimleri ve Denizci Dili Kaynakçası

Teknecilik Ansiklopedisi , John Vigor, çev. Doğan Çelen-Ali Gündüz, Amatör Denizcilik Federasyonu Amatör Denizci El Kitabı , Sezar Atmaca, A...